|
![]() |
Makale Yazarına ait | Kitaplar | E-Kitaplar | Makaleler | Hakkındaki Makaleler |
Yazara ait kitaplar | |||||
|
Yazara ait e-kitaplar | |||||
|
Özeti |
Yayın Bilgileri | ||||||||||
|
Makale Metni [Yazdır/Print] |
İslamiyette Niçin Ay Takvimi Kullanılır? Müslümanlar arasında dini maksatlarla kullanılan Hicri takvim dünyamızın mevsimlerine nazaran daima yerlerini deÄŸiÅŸtiren aylardan müteÅŸekkil karneri bir takvimdir. Mesela Ramazan ayı bazan yaz mevsimine, bazan da kış mevsimine isabet eder. Zamanın GüneÅŸ takvimine göre hesap edilmesi adet olan hıristiyan memleketlerde bir müslümana-:- «Ramazan ayı Miladi takvimde hangi aya tekabül eder?>> suali sorulduÄŸunda, «Bu seneden seneye deÄŸiÅŸir ve asla muayyen bir aya tekabül etmez.» cevabı alınır ki bu, daima soru sahibinin hayretini mucip olur ve derhal meçhulü olan böyle bir mevzuda münakaÅŸadan sarfı nazar eder. Kat'i bir netice almak arzusu ile seneleri aylara, haftalara ve günlere bölmek mecburiyetinde kalırsak hakikati bulmak ve kat'i bir GüneÅŸ (hatta Ay) senesi tesbit etmek imkansız olur. Zira GüneÅŸ senelik devrini 365 gün, 6 saat, birkaç dakika, birkaç saniye ve saniyenin küsuru kadar bir zaman zarfında tamamlar (Ay ll gün kadar evvel bu devri bitirir.) Bu küsurat teraküm ettiÄŸi zaman zorluklara sebebiyet verir. Böylece Juluis Sezar tarafından tatbikine baÅŸlanmış olan GüneÅŸ takviminde 1582 senesinde 10 günlük bir fazlalık husule gelmiÅŸti ve Papa Gregorius'un takviminde yaptığı isiahat sonunda 15 Ocak, 25 Ocak olarak deÄŸiÅŸti, < Åžurası muhakkaktır ki, tabiatın sebep olduÄŸu karışıklığı hünerli bir ÅŸekilde ortadan kaldıran GüneÅŸ yılının kabulü mevsimlere uygun düÅŸmektedir: - Åžöyle ki, Ekvatorun kuzeyindeki memleketlerde, yani kuzey yarımkürede Aralık ayı daima kışa ve Temmuz ayı daima yaza isabet eder. Åžu da muhakkaktır ki, GüneÅŸin batışını müteakip gökkubbede beliren yeni ayın, aylara baÅŸlangıç ittihaz edilmesi de kolay bir usuldür. İşte bu sebepledir ki eskiler iki sistemi birleÅŸtirip bir GüneÅŸ- Ay takvimi kullanmışlardır. İslamiyetten evvelki zamanlarda Mekke'de araplar her üç senede bir kendi tabirleriyle bir boÅŸ ay ilavesi suretiyle 13 aylık bir sene teÅŸkilini adet edinmiÅŸlerdi. Ay senesi GüneÅŸ senesinden ll gün kadar kısa olduÄŸundan bu ameliye her üç senede bir yapılabiliyordu. Böylece Zil Hicceyi müteakip Sefer, sonra Muharrem ve tekrar bir Sefer ayı ve Rebiyülevvel birbirini takibediyordu. Rivayete göre, Yemen'de Kinda Kralı, İslamdan evvel Mekke ÅŸehir devletinde bir «Takvim Nazırlığı>> ihdas etmiÅŸ ve bu irsi nazırlık makamındakiler (ki Basra körfezinde oturan Tamim aÅŸiretniden seçilirlerdi) her sene Mekke'de İslam öncesi Hac ziyareti zamanında gerekli tebliÄŸlerde bulunurlardı. Bu hal birkaç yüzyıl devam etmiÅŸtir. Kin d anın güneyde, Tamim aÅŸiretinin doÄŸuda olması ve Mekke'nin Arap yarımadasının batısında bulunması hadiselerin sadece Mekke'den deÄŸil, her taraftan tetkik edildiÄŸini gösterir. İLGA: 610 senesinde Peygamber Muhammed (S.A.S.) İslam dinini yaymakla vazifelendirilmiÅŸti ve 63'2 senesinde de vefat etti. O sene Ay ve AyGüneÅŸ ayları yine birbirine tetabuk etmiÅŸti. Bir sene evvelki boÅŸ ayın ilavesi aÅŸağıdaki ÅŸekilde yapılmıştı : Normal Ay Takvimi: Zil Kade Zil Hicce Muharrem Sefer Rebiyülevvel Zil Hicce ... Eski Mekke İlaveli Takvimi: Zil Hicce Sefer [boÅŸ ay] Muharrem Sefer Rebiyülevvel Zil Hicce Yukarıdaki son Zi'l-Hicce ayında Hz. Peygamber (S.A.S.) Veda Haccı için Mekke'ye gitmiÅŸ ve Mekke'nin eteklerinde kurulu olduÄŸu Arafat dağındaki merasirnde ÅŸu meÅŸhur hutbeyi irad etmiÅŸti: «Ey insanlar! Hakikat (Allahın sulh ve müsalemet ayları «= eÅŸhur'ulhurum» ortasına kutsal olmayan bir) ay ilavesi (= nesiy)'de bulunma, küfürde ileri gitmekdir; küfre sapanlar bu ilaveyle sapıtmışlardır : Onlar bu ayı bir sene helal bir sene haram teH'tkki ederler. Bu, Allahın mukaddes (haram) kıldığı (aylarda) gfiya bir uygunluk temin etmek içindir. Onlar Allahın helal ettiÄŸini haram, haram ettiÄŸini helal ederler. Ve ÅŸüphesiz zaman, Allahın gökleri ve yeri yarattığı gündeki haline dönmüÅŸtür (yani katma aylı ve katmasız aylı sene bir mutabakat haline gelmiÅŸ vaziyettedir). Ve filhakika Allahın kitabında gökleri ve yeri yarattığı günde, Allah indinde ayların sayısı on ikidir. Bu on iki aydan dördü mukaddesdir (haram aylar = EÅŸhur'ul-hurum), bunların üçü ard arda biri ayrıdır yani bu, Z'il-Kade, Zi'l-Hicce, Muharrem ve Åžaban ile Cumada arasında bulunan Mudar OÄŸullarının Receb ayıdır. TebliÄŸ ettim mi? Åžahid ol ya Rab!» Hutbenin bu kısmını izah etmek için kısa bir açıklama yapmak icap eder. Arabistanda İslamiyetten evvelki devirlerde bazı ayların kutsal sayılması dolayısiyle o aylarda kan dökmek günah addedilirdi. Biribirini takip eden üç mukaddes ay dan sonra gelen «boÅŸ ay» ile dinsiz haydutlar yolcuları insafsızca soymaya baÅŸlar, hacca gidenlere iÅŸitilmedik eziyetler ederlerdi. Böylece ay ilaveleri anarÅŸi içindeki memlekette yeni birçok kargaÅŸalıkların kaynağı haline gelmiÅŸti. Ayrıca kuzey ve batı Arabistan'daki Mudar kabilesince Recep ayı haram ay olarak tanınmış öte taraftan doÄŸu Arabistan'daki Rabi'a aÅŸireti Ramazan ayını kutsal kabul etmiÅŸti. (Bu kutsallıktan gaye yıllık pazar ve panayırların emniyetini temindi.) Takvim Reformunun Sebepleri : Öyleyse karneri takvimin vaz'ına ne lüzum vardı? Bu suale karşılık çeÅŸitli cevaplar akla gelebilir : 1 - Peygamber zirai vergilerle ticaret ve sair mevzulardaki vergileri birbirinden ayırmıştı. Bu «reform» memleketin mali iÅŸleriyle alakası olanlar tarafından bugün tamamen benimsenmiÅŸ iyi karşılanmıştır : - Hükumetierin mali yıl sonuna doÄŸru çektikleri sıkıntılar, vergi toplanıncaya kadar bütçedeki açıkları kapayabilmek için kısa vadeli krediler, sık sık baÅŸvurulan geçici tedbirler gibi çareler aranır. Mamafih İslam memleketlerinde devlet, zirai vergileri, gelir, ticaret, sanayi ve hayvan vergilerinden zaman itibariyle ayrı olarak toplar. Bu vergiler muayyen bir sene ayni zamana düÅŸseler bile bu hal mütebaki senelerde tekrar zuhur etmez. 2 -·Ay ve GüneÅŸ takvimlerinin günlük ibadet vakitlerine hiçbir tesirleri yoktur. Fakat vergi ödeme zamanına müessir olur. Peygamberin söylediÄŸine göre müslümanlıkta verginin gayesi, parayı zenginlerden toplamak ve fakiriere dağıtrnaktı. Zengin, yıllık vergisini verme hususunda 354 gün ile 365 gün arasında bir fark gözetmez: Bunu katiyen düÅŸünrnez bile. Zaten ay takviminin bir neticesi olarak evvelce verilen vergilerden çıkan netice ÅŸudur ki, her 33 senede bir, mükellef, normal 33 senelik vergiye ilave olarak bir senelik vergi daha ödüyordu. Ateist Rusyada olsun, dine inanan Arnerikada olsun hiçbir maliye vekili hazinenin gelirini arttırmak için halk tarafından farkına vanlmadan ihtiyaçları karşılıyan böyle bir yolu muhakkak ki ihmal etmez. Daha fazla mali imkanlar daha çok ihtiyacı giderrnek demektir. 3 - Oruca gelince, bunda Ay takviminin direkt tesirleri vardır. Bir an için GüneÅŸ takviminin kabul edildiÄŸini farzedelim : Mevsimlerin birisine daima Ramazan ayı isabet etsin. Ekvatorun kuzeyindekiler için kış dernek, güneyindekiler için yaz demektir. Yine farzedelim ki Peygamber «Oruç kışın sonundadır.» demiÅŸ olsun. Bu takdirde Fransa'da halk Åžubatta, Arjantin'de ise AÄŸustosta oruç· tutacaktır. Bütün ay oruç tutmuÅŸ bir Fransız müslüman mesela Åžubatın 27 sinde bir uçaÄŸa atlayıp Boenes Aires'e gitse kutlıyacağı bir Åžeker Bayramı bularnıyacaktır. İşte bu halde, cemaatin birliÄŸi parçalanmış olacaktır. Bazı vicdansız rnürailerin ekvatorun bir tarafından diÄŸer tarafına geçerek ömürleri boyunca asla oruç tutmayacakları da düÅŸünülebilir. 4 - Farzedelim ki Peygamber : -- Åžubat ayında oruç tutunuz demiÅŸ olsun. Bu, Finlandiya ve Kazan (ki buraları çok soÄŸuk bölgelerdir) müslümanlarına, Åžili (ki bu ayda müthiÅŸ sıcaktır) müslümanlarına bir zulmet olur. Bir ömür boyunca her sene ayni eza ... Ancak Ekvator civarında yaşıyan halk memnun olacaktır. Fakat dinciaÅŸlar arasında böyle bir tefrik doÄŸru olur mu? İslamiyet kürenin muayyen bir bölgesinde tatbik edilsin diye ortaya atılmamış ve fakat her ÅŸeyin üstünde mukadder kılınmış, herÅŸeyin eÅŸitliÄŸini kabul etmiÅŸ, ırk, dil, renk ve mekan farkı tanımamıştır. 5 - Oruç dini bir vecibe olduÄŸu kadar, bir disiplindir ve meÅŸakkate katlanmak hususunda bir tecrübedir. Dünyevi cephesini nazarı itibara alırsak Ramazanın mevsimden mevsime deÄŸiÅŸmesi, ferdi her mevsim ÅŸartları altında bu disipline alıştırır. Fert sıcak yaz mevsiminde olduÄŸu gibi soÄŸuk kış günlerinde de mahrumiyete katlanır. Bu devamlı deÄŸiÅŸme, ferdin sıhhati üzerinde müsbet tesir icra eder ve günde birkaç öÄŸün yemeÄŸimizi durmadan hazmetmekle vazifelendirilmiÅŸ miÄŸdemizin senelik < 6 - Ayni hal Hac için de varittir. Hac Mekke'den daima ayni mevsime düÅŸse idi, bu mevsim dünyanın diÄŸer yarımküresindeki dindaÅŸların dini vazifelerini ifa etmelerinde bir kolaylık saÄŸlamazdı. Mesela benFransa'da tatilimi yaz aylarında yaparım. Mali durumumu sarsmadan baÅŸka bir zaman Hacca gitmem mümkün olmıyabilir. (Aynı zamanda Kur'ancia ÅŸu da vardır : - Ulu Tanrı, diÄŸer dünyada olduÄŸu gibi bu dünyada da bize iyiyi ver.) Ay takvimi dolayısiyle Haccın tatilimi geçirdiÄŸim bir mevsime düÅŸmesini intizar edebilirim. Buna mukabil, mesela sıhhatim dolayısiyle yazın çok sıcak olan Mekke'ye yaz tatilim esnasında gitmem mümkün olmıyabilir. Bu takdirde birkaç sene bekliyebilirim. Hülasa: |
Bu Makaleye Ait EleÅŸtiri Makaleleri | |||||
|