|
![]() |
Hakkında Bilgi |
Süleymaniye Kütüphanesi İstanbul’da deÄŸerli yazma ve basma eser koleksiyonlarının bulunduÄŸu kütüphane. Süleymaniye Külliyesi’nin birinci ve ikinci medreselerinin kitaplık haline getirilmesiyle meydana gelen kütüphane, İstanbul’un çeÅŸitli semtlerinde mevcut kütüphanelerdeki kitapların bir araya toplanmasıyla oluÅŸmuÅŸtur. Büyük çoÄŸunluÄŸu İstanbul’da bulunan, Anadolu’nun çeÅŸitli vilâyetlerinde kurulan ve hemen hemen tamamı vakıf olan kütüphaneler, çeÅŸitli sebeplerle kendi binalarını ve içindeki kitapları koruyamaz veya hizmet veremez hale gelince Evkaf Nezâreti kıymetli eserleri bir binada toplamaya karar vermiÅŸtir. Bazı kitaplar, I. Dünya Savaşı sebebiyle 1914 yılında Sultanselim’de Medresetü’l-mütehassısîn’e nakledilmiÅŸtir (İlmiyye Salnâmesi, s. 191). Bununla birlikte yeni bina arayışları sürmüÅŸ, eski sadrazamlardan Âlî PaÅŸa’nın Mercan’da yanan konağının arsası üzerine bir kütüphane yapılması düÅŸünülmüÅŸse de malî imkânsızlık yüzünden bu gerçekleÅŸmemiÅŸtir. Nihayet kitapların Süleymaniye medreselerinde toplanmasına karar verilmiÅŸ, Medresetü’l-mütehassısîn’e götürülen kitaplar Süleymaniye Camii içindeki kitaplarla birlikte külliyenin ikinci medresesine konulmuÅŸtur. Böylece 1918 yılında Süleymaniye Umumi Kütüphanesi ortaya çıkmıştır. Kütüphaneye Süleymaniye adının verilmesinde, içerisinde bulunduÄŸu külliyenin yanı sıra camiden gelen ve kütüphanenin çekirdeÄŸini oluÅŸturan Süleymaniye koleksiyonunun da payı vardır. Süleymaniye Külliyesi’nin tesisi sırasında burada kütüphane binası yoktu. Vakfiyede, “Medâris-i mezbûreye kütüb tedârik olundukta hâfız-ı kütüb ve kâtib-i kütüb vüzerâ-i izâm-i zevi’l-ihtirâm ma‘rifetiyle ta‘yin ve vazifeleri tebyin oluna” denilmektedir (Süleymaniye Vakfiyesi, s. 42). Külliyenin 1557’de hizmete açılmasından birkaç yıl sonra buraya saray kütüphanesinden bazı kitapların gönderilmeye baÅŸlandığı, böylece kütüphanenin temellerinin atıldığı belirtilmektedir. Zamanla caminin içinde biriken ve giderek çoÄŸalan kitaplar, I. Mahmud devrinde Sadrazam Köse Mustafa Bâhir PaÅŸa zamanında 1165’te (1751-52) cami içerisinde saÄŸ taraf revak altı demir parmaklıklarla çevrilerek oluÅŸturulan yere konulmuÅŸtu. Devr-i Hamîdî fihristleri adıyla bilinen seriden olan Defter-i Kütübhâne-i Süleymâniyye adlı eserde (İstanbul 1310) kütüphanenin tesis tarihi 1280 (1863-64) diye kayıtlı ise de aynı fihristin sonunda yer alan, “… hulâsa defterinde muharrer olduÄŸu veçhile bin iki yüz seksen tarihinde yazılıp kütüphanede bulunan deftere tatbiken …” ifadesinden bunun kitapların deftere kayıt tarihi olduÄŸu anlaşılmaktadır. Bugünkü Süleymaniye Kütüphanesi kurulurken cami içerisindeki kütüphane yanında Medresetü’l-mütehassısîn’e nakledilen ÂÅŸir Efendi, BeÅŸir AÄŸa, Çelebi Abdullah Efendi, Çorlulu Ali PaÅŸa, Damad İbrâhim PaÅŸa, Esad Efendi, Hâfız Ahmed PaÅŸa, Kılıç Ali PaÅŸa, Lâleli, Mesih PaÅŸa, Molla Çelebi kütüphaneleri 1918’de bir araya getirilmiÅŸtir. Kütüphanenin ilk müdürü Kırım muhacirlerinden Mûsâ AkyiÄŸitzâde, ikinci müdür Cevdet Bey’dir. Vakıflar tarafından yönetilen kütüphaneler, 1924 yılında Tevhîd-i Tedrîsât Kanunu ile Maarif Vekâleti’ne baÄŸlanınca cami, tekke ve medreselerde bulunan kitaplıklardan bazıları Süleymaniye Umumi Kütüphanesi’ne, diÄŸerleri kendi bölgelerine yakın Eyüp’te Hüsrev PaÅŸa, ÇarÅŸamba’da Murad Mollla,Lâleli’de Râgıb PaÅŸa, Üsküdar’da Hacı Selim AÄŸa kütüphanelerine nakledilmiÅŸtir. Küçük ölçülerde yapılmış, bazılarının memur odaları dahi olmayan bu kuruluÅŸlar yeni gelen kitaplar sebebiyle iÅŸlev göremez, kitapların bakımını yapamaz hale gelince bunlar da Süleymaniye Külliyesi ikinci medresesine getirilmiÅŸtir. Birinci medrese önce, Hamdullah Subhi’nin (Tanrıöver) Maarif vekilliÄŸi zamanında Halil Ethem Bey’in baÅŸkanlığında kurulan heyet tarafından Ankara Etnografya Müzesi için biriktirilip hazırlanan müzelik eÅŸyaya ayrılmışken Ankara’da Etnografya Müzesi binasının yapımı tamamlanıp koleksiyon 1927’de oraya gönderilince burası Süleymaniye Kütüphanesi MüdürlüÄŸü idaresine verilmiÅŸtir. Birinci medresenin güneye doÄŸru uzantısında yer alan sıbyan mektebi de 1957’de çocuk kütüphanesi olarak hizmete açılmış, ancak çevrenin iÅŸ yerlerine dönüÅŸmesi üzerine bu kütüphane 1980’de kapatılmıştır. Kütüphane oluÅŸtuktan sonra meslek içi eÄŸitim kurslarının ilki 15 Eylül 1341 (15 Eylül 1925) tarihinde açılmış, kursta İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi müdürü Ethem Fehmi (Karatay) ve müfettiÅŸ Ahmed Tevfik Bey ders vermiÅŸtir. Zamanımızda Süleymaniye Kütüphanesi, Türk-İslâm kültürünün ana kaynaklarından olan yazma ve Arap harfli eski basma eserleri bünyesinde barındıran, yerli ve yabancı araÅŸtırmacılara uluslararası düzeyde hizmet veren bir kuruluÅŸ durumundadır. İçerisinde hayır sever kiÅŸilerin ve Fâtih, Hamidiye, Sultan Ahmed, I. Mahmud tarafından kurulan Ayasofya ve Lâleli gibi padiÅŸah kütüphanelerinin de bulunduÄŸu 131 koleksiyonda 73.486 adet yazma ve 49.494 adet Arap harfli eski basma eser olmak üzere toplam 122.980 adet eser vardır. Bunun dışında yeni harfli eserler, yabancı dillerde kitaplar, levha, defter, dosya ve fotokopi bölümleri mevcuttur. Kütüphanede cilt, tezhip, minyatür, hat ve ebru gibi geleneksel sanatların en güzel örneklerini görmek mümkündür. Bu eserler içerisinde tarihi çok eski, müellif hattı, dünyada tek nüsha veya sultanlara ithaf edilmiÅŸ çok deÄŸerli yazmalar bulunmaktadır. Süleymaniye Kütüphanesi kataloglama ve tasnif, mikrofilm, yazma ve nâdir eserler restorasyon ve araÅŸtırma merkeziyle Türkiye Yazmaları Toplu KataloÄŸu (TÜYATOK) ÅŸubesi bölümlerinden oluÅŸmaktadır. Kütüphanede tasnif komisyonu 1927’de kurulmuÅŸtur. Çalışmalarını ancak altı ay sürdürebilen bu komisyonun yerine 2 Mart 1935 tarihinde, İstanbul Üniversitesi’nde Åžarkiyat Bölümü’nü kuran Hellmut Ritter’in baÅŸkanlığında yeni bir komisyon teÅŸkil edilmiÅŸtir. Daha sonra baÅŸkanları deÄŸiÅŸecek olan komisyonda Muallim Cevdet, Zahir HasırcıoÄŸlu, Mehmet Ali Ayni, Abdullah Âtıf Tüzüner, Ömer Ferit Kam, Tâhir Olgun, Sabri Kalkandelenli gibi uzman kiÅŸiler görev yapmıştır. 1952 yılına kadar çalışan bu komisyon tarafından yazmaların ve içlerinde bulunan risâlelerin isimlerinin ve bunların müelliflerinin doÄŸru ÅŸekilde tesbit edilmesine çalışılmış, tesbit fiÅŸleri çıkarılmış, ayrıca İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Tarih, CoÄŸrafya Yazmalar Katalogu, Türkçe Divanlar Katalogu gibi eserler hazırlanmıştır. Kütüphaneye satın alma veya bağış yoluyla gelen kitapların iÅŸlemleri tamamlandıktan sonra bunların “yazma bağışlar”, “basma bağışlar”, “yabancı diller” bölümlerine kayıtları yapılmaktadır. Bağış olarak gelen kitaplar belirli bir sayının üzerinde olursa bağış yapanın adına bölüm açılır. 2006 yılında satın alınan eserlerin dışında kütüphaneye üç koleksiyon daha gelmiÅŸtir. Bunlardan Fethi Güner 100 adet yazma, on dört adet basma, Sami Benli yirmi beÅŸ adet yazma, 483 adet Arap harfli basma, altmış beÅŸ adet Latin harfli basma eser bağışlamıştır. Divan Edebiyatı Müzesi’nden nakledilen yazma eserlerin sayısı 245’tir. Kütüphanede 1950’de Mikrofilm ve Fotokopi Servisi kurulmuÅŸ olup bu servis kendi konusunda yurdumuzdaki ilk kuruluÅŸtur. O günün ÅŸartlarına göre mükemmel evsafta oluÅŸturulan servise daha sonraki yıllarda gerekli ihtimam gösterilmediÄŸi için ancak 5000 kitabın mikrofilmi arÅŸivlenebilmiÅŸtir. 2002 yılından beri dijital kameralarla kitapların fotoÄŸrafları çekilip bilgisayara aktarılmak suretiyle yeni bir arÅŸiv oluÅŸturma çabaları sürmektedir. Kütüphanenin en önemli bölümü 1956’da kurulan Cilt ve Patoloji Servisi’dir. Ayrıca merkezi Ankara’da olan Türkiye Yazmaları Toplu Katalogu’nun çalışmaları için Süleymaniye Kütüphanesi’nde 1979 yılında bir ÅŸube açılmıştır. Bu seriden Süleymaniye Kütüphanesi yazmalarına ait Ali Nihad Tarlan, Giresun, Antalya TekelioÄŸlu, Amcazâde Hüseyin PaÅŸa, Hekimbaşı Mûsâ Nazif Efendi ve ÂÅŸir Efendi yazmalarının katalogları neÅŸredilmiÅŸtir. |
Materyaller | ||||
Toplam Kitap Adedi | Yazma | Matbu | Harita | CD |
Diğer Bilgiler | Dergi | Gazete | Minyatür | Resim |
Gravür | Fotoğraf | Fermanlar | Tezler | |
Kolleksiyonlar |
Fihrist | ||