EÄŸitim Kurumu   ( 2141 )   Kitaplarda   ( 1659 )   Yazarlarda   ( 4831 )  
Dergilerde   ( 786 )   Kütüphanelerde   ( 151 )   Åžehirlerde   ( 182 )  
Makalelerde   ( 2196 )   Multi Media   ( 323 )   Fetvalar   ( 895 )  
Hit
9129104
Üye 1490
Online Üye 0

Topkapı Sarayı Müzesi

 EÄŸitim Kurumu Detayı No : E- 2134  
Kurucusu Kuruluş Tarihi Eğitim Dili Şehir / Ülke
İstanbul /
Özellik Türü
  Müzeler 
Adres Web
,
       
Kurum No: 2134 Hit : 3610 Hata Bildirimi Tavsiye Et

   Kuruma ait Dergileri Kütüphaneleri Fakülteleri Üniversitesi İlgili Kurumlar Tezler


EÄŸitim Kurumuna ait Dergiler

Eğitim Kurumuna ait Kütüphaneler

EÄŸitim Kurumuna Ait Akademik Birimler

Universite 

ilgili kurumlar 

EÄŸitim Kurumuna ait Tezler

Özeti

Hakkında Bilgi

Topkapı Sarayı Müzesi
 
Osmanlı Devleti’nin yönetim merkezi ve padiÅŸahların resmî ikametgâhı ÅŸeklinde yaklaşık 380 yıl kullanılan Topkapı Sarayı İstanbul’da Haliç, BoÄŸaziçi ve Marmara’ya hâkim olan Sarayburnu’nda yer alan binalar manzumesidir. Fâtih Sultan Mehmed tarafından 1465-1478 yılları arasında inÅŸa ettirilen saray zaman içinde ihtiyaç duyulan yapıların eklenmesiyle XIX. yüzyılın ortalarına kadar geliÅŸerek son ÅŸeklini almıştır. Hânedan mensupları, XIX. yüzyılın ikinci yarısında Sultan Abdülmecid’in Batı mimarisi tarzında yaptırdığı Dolmabahçe Sarayı’na taşınmış, fakat Topkapı Sarayı önemini hiçbir zaman kaybetmemiÅŸtir. Cülûs ve cenaze merasimlerinin sarayda gerçekleÅŸtirilmesi âdetine saltanatın sona ermesine kadar devam edilmiÅŸtir. Ayrıca her ramazan ayının on beÅŸinci günü gerçekleÅŸtirilen hırka-i saâdet ziyaretleri için padiÅŸahlar Topkapı Sarayı’na gelmiÅŸlerdir. 18401924 arasında hırka-i saâdet ve hazîne-i hümâyun hizmetlerine bakan, Enderûn-ı Hümâyun hademesi denilen kadro ile harap durumdaki Harem Dairesi’nde barınan saraylılar Topkapı Sarayı’nın son sakinleri olmuÅŸtur.
Sarayın ilk defa âdeta bir müze gibi ziyarete açılması Sultan Abdülmecid devrine rastlar. O devrin İngiliz elçisine Topkapı Sarayı gezdirilerek hazinedeki eÅŸyalar gösterilmiÅŸ, daha sonra Topkapı Sarayı Hazinesi’ndeki eski eserlerin yabancılara ve Türk ileri gelenlerine gösterilmesi bir gelenek halini almıştır. Sultan Abdülaziz devrinde teÅŸhir edilen eserler için empire (ampir) üslûbunda camekânlı vitrinler yaptırılmıştır. Bu vitrinler zamanımızda sarayın deÄŸiÅŸik birimlerinde kullanılmaktadır. Sultan Mehmed ReÅŸad, Topkapı Sarayı’nın bazı bölümlerini restore ettirmiÅŸ ve Seferli KoÄŸuÅŸu, Çin porselenlerinin sergilendiÄŸi bir mekân haline getirilmiÅŸtir. 1919’da İstanbul’un iÅŸgal edilmesiyle Topkapı Sarayı ziyarete kapatılmıştır. Sultan II. Abdülhamid, Topkapı Sarayı’ndan getirttiÄŸi bazı eÅŸyaları Yıldız Sarayı’nda sergilemiÅŸtir. Müze-i Hümâyun’un çekirdeÄŸini oluÅŸturan Aya İrini Kilisesi, İstanbul’un fethinden itibaren bir silâh deposu iÅŸlevi gördüÄŸünden burada gerek Osmanlı tarihi boyunca kullanılmış, gerekse savaÅŸ ganimeti olarak ele geçirilmiÅŸ askerî teçhizattan meydana gelen önemli bir koleksiyon bulunmaktaydı. 1846’da Tophâne-i Âmire müÅŸiri Rodosizâde Damad Fethi Ahmed PaÅŸa, Aya İrini Kilisesi’ndeki silâhları tanzim ettirmiÅŸ, Mecma-i Esliha-i Atîka ve Mecma-i Âsâr-ı Atîka koleksiyonunu meydana getirmiÅŸtir. Bu koleksiyon İstanbul’un ve Türkiye’nin ilk müzesi sayılır. II. Abdülhamid devrinde Osman Hamdi Bey tarafından arkeolojik eserler Çinili KöÅŸk’e taşınmış, silâhların sergilenmesi, II. MeÅŸrutiyet’in ilânından sonra İstanbul Harbiye’deki Askerî Müze’nin kuruluÅŸuyla gerçek-leÅŸmiÅŸtir. Topkapı Sarayı, Cumhuriyet’in ilânının ardından 3 Nisan 1924 tarihinde Mustafa Kemal’in isteÄŸi ve İcra Vekilleri Heyeti’nin kararı ile müze haline getirilmiÅŸ ve 1927’de bazı bölümleriyle, 1934’te ise tamamen halkın ziyaretine açılmıştır.
 
Topkapı Sarayı kara tarafından Fâtih Sultan Mehmed’in yaptırdığı Sûr-i Sultânî, deniz yönünden Bizans surları ile ÅŸehirden ayrılmıştır. Sarayın içinde ana gövdesi Fâtih Sultan Mehmed döneminden kalan Adalet Kulesi altındaki kubbeli ve revaklı Kubbealtı binası Dîvân-ı Hümâyun toplantıları için inÅŸa edilmiÅŸtir. Bu yapının arkasındaki çok kubbeli bina devletin resmî hazinesiydi. Burada çoÄŸunluÄŸu üstün kalitede, kitâbeli, geometrik, bitkisel ve figüratif süslemeli 400’e yakın silâh (kılıç, topuz, ÅŸeÅŸper, ok, yay, kalkan, miÄŸfer, zırh, tabanca, tüfek vb.) teÅŸhir edilmektedir. Sergilenen eserler arasında Arap, Memlük, İran ve Türk silâhları önemli yer tutmaktadır. Seksiyondaki en eski, aynı zamanda dinî bakımdan önemli eserler VII. yüzyıldan XIII. yüzyıla kadar gelen, sahâbeye ve bazı Emevî ve Abbâsî halifelerine ait kılıçlardır. Ayrıca teÅŸhirde padiÅŸah kılıçları da bulunmaktadır. Fâtih Sultan Mehmed’e ait, 1/90 envanter numaralı merasim kılıcı Osmanlı silâh teknolojisinin baÅŸlangıcını göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
Divan Meydanı’nı Haliç yönündeki has bahçeye padiÅŸahlara ait atların bulunduÄŸu has ahır baÄŸlamaktadır. Osmanlı sarayında kullanılan at koÅŸum takımları ile saltanat arabalarının yer aldığı has ahırların yanında Baltacılar KoÄŸuÅŸu vardır. XVI. yüzyılın sonlarında geniÅŸletilen bu kısım bir avlu çevresinde cami, hamam, koÄŸuÅŸ ve çubuk odası gibi birimleriyle özgün bir Osmanlı mahallesi görünümündedir. Meydanın saÄŸ yanında bir revak arkasındaki mutfak yapıları sıralanır. Bunlar günümüzde saray arÅŸivi olarak kullanılan yaÄŸhane ve kiler, ahÅŸap AÅŸçılar Mescidi ile mutfaklardır. ArÅŸivde en eskisi Orhan Gazi’ye ait bir ferman olmak üzere önemli belgelerle saray içinde yapılan yazışmaların evrakları ve defterler gibi 200.000’i aÅŸkın belge bulunmaktadır. ArÅŸiv özel izinle araÅŸtırmacılara hizmet vermeye devam etmektedir. Tarih boyunca sarayda kullanılan Çin ve Japon seramik sanatının sınırlı sayıdaki örnekleri mutfaklarda sergilenmektedir. XIII-XIX. yüzyıllar arasına tarihlenen seramikler seledon, mavi-beyaz ve çok renkliler olarak gruplara ayrılmıştır. Mutfakların helvahane ve ÅŸerbethane bölümlerinde sarayda kullanılan madenî mutfak eÅŸyaları, Yıldız Çini Fabrikası porselenleri ve cam eserler, hemen karşısındaki binalarda sarayın Avrupa porselenleri ve gümüÅŸ eserleri teÅŸhir edilmektedir. II. Abdülhamid’in yirmi beÅŸinci cülûs yıl dönümünde kendisine gelen gümüÅŸ hediyeler koleksiyonda özel bir yere sahiptir.
Enderun Avlusu’nun padiÅŸahın kullanımına sunulan yapılarından ilki Bâbüssaâde arkasındaki Arz Odası’dır. Arz Odası içinde bulunan XVI. yüzyıl sonuna ait tezhipli tahtın mücevherli örtü takımları gelen elçilerin önemine göre deÄŸiÅŸtirilirdi. Bu yapının arkasında III. Ahmed’in, Lâle Devri üslûbu ile inÅŸa ettirip Enderun aÄŸalarına vakfettiÄŸi Enderun Kütüphanesi vardır. PadiÅŸah yapılarının bu avludaki diÄŸer örnekleri köÅŸelerdeki Hazine KöÅŸkü ve Has Oda’dır (Kutsal Emanetler Dairesi). Fâtih Sultan Mehmed’in saray inÅŸa edilirken yaptırdığı Hazine KöÅŸkü baÅŸlangıçtan bu yana saray hazinesi olarak kullanılmıştır. Günümüzde Osmanlı hazinesinin teÅŸhirine ayrılan bu yapıda sergilenen eserler arasında dört adet taht, Osmanlı hükümdarlık sembolü olan askı ve sorguçlar, mücevherli kitap kapları, Topkapı hançeri ve kaşıkçı elması en ünlüleridir.
Enderun Avlusu’nda padiÅŸahlara ait en önemli oda Has Oda’dır. XV. yüzyılda dörtlü bir mekân planlamasıyla inÅŸa edilen bu yapı padiÅŸahların saray selâmlığındaki özel ikametgâhı idi. Tarihte olduÄŸu gibi günümüzde de mukaddes emanetler çeÅŸitli dönemlerin çinileriyle kaplanmış olan bu binada muhafaza edilmektedir. Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethinden sonra Mekke ve Medine’deki Hz. Muhammed’le ilk halifelere ait hâtıraları Has Oda’da ve hazinede muhafaza altına aldırdığı bilinmektedir. Bu eserler arasında Hz. Muhammed’in hırkası, iki adet kılıcı, sakal-ı ÅŸerifleri, diÅŸi, ayak izleri, sancak-ı ÅŸerifi, su kâsesi, Hümeze, Tekâsür, Kadr ve Tebbet sûrelerinin vahiy kâtipleri tarafından deri üzerine yazılmış ilk nüshaları, Hz. Muhammed’in çeÅŸitli hükümdarlara gönderdiÄŸi İslâm’a davet mektupları, na‘l-i ÅŸerifler, ilk halifelerin kılıçları, padiÅŸahların çeÅŸitli dönemlerde Mekke ve Medine’ye vakfettikleri objeler yer almaktadır. Bu yapının yanındaki Has Oda (Silâhdar) Hazinesi’nde geçmiÅŸ yıllara kadar sarayda bulunan saatlerden deÄŸerli örnekler teÅŸhir edilmekteydi. Günümüzde teÅŸhirdeki saatler depolara kaldırılarak bu bölüm mukaddes emanetlerle uyumlu geçici sergilere ay-rılmıştır. 25 AÄŸustos 2008’de açılışı gerçekleÅŸtirilen Osmanlı Devleti’nde Ehl-i Beyt Sevgisi adlı sergi bunların ilkini teÅŸkil etmiÅŸtir. Ecdad, Hz. Muhammed’den bugüne intikal eden kutsal emanetlere o kadar önem vermiÅŸ ki her birini son derece kıymetli sanat eseri mahfazalar içinde saklamış, Mısır’dan İstanbul’a getirilmek üzere yola çıktığı andan itibaren asırlarca yanıbaÅŸlarında sürekli Kur’ân-ı Kerîm okunmuÅŸtur; bu gelenek günümüzde de “hayırların fethi, belâların def‘i” niyetiyle devam ettirilmektedir.
 
Saray aÄŸalarının eÄŸitildiÄŸi ve yaÅŸadığı avluyu çevreleyen koÄŸuÅŸların hiyerarÅŸik bir düzeni vardı. Bunlar Küçük-Büyük Oda, Seferli, Kilerli, Hazine ve Has Oda koÄŸuÅŸlarıdır. Bunlardan günümüzde Küçük Oda KoÄŸuÅŸu’nun yer aldığı bölüm saray iÅŸlemeleri seksiyonu olarak açılmış, daha sonra kapatılmıştır. Bugün sarayda iÅŸlemelerin sergilendiÄŸi bir bölüm yoktur. Seferli KoÄŸuÅŸu padiÅŸah elbiseleri sergisine ayrılmıştır. Bu koleksiyonda padiÅŸahların tarih boyunca saklanan günlük elbiseleriyle tören elbiselerinin yanı sıra sarayda kullanılan çeÅŸitli kumaÅŸlar teÅŸhir edilerek Osmanlı sarayına baÄŸlı kumaÅŸ üretimi hakkında kronolojik bilgiler verilir. Kilerli KoÄŸuÅŸu ise müze idare binası halinde düzenlenmiÅŸtir. Zamanında iç hazineden sorumlu aÄŸalara ait olan Hazine KoÄŸuÅŸu’nda İslâm ve Osmanlı minyatür, yazı ve hat ör-nekleriyle gereçleri sergilenmiÅŸse de bu bölüm günümüzde ziyarete kapalıdır. Has Oda KoÄŸuÅŸu XIX. yüzyılda Has Oda revakı kapatılarak oluÅŸturulmuÅŸtur. Bu mekân padiÅŸah portreleri salonu olarak kullanılmaktadır. Fâtih Sultan Mehmed döneminden kalan AÄŸalar Camii Bizans, İslâm ve Osmanlı yazmaları ile ünlü saray kütüphanesi ÅŸeklinde hizmet vermekte, içerisinde yaklaşık 14.000 el yazması eser, 500 civarında minyatürlü yazma ve albüm, gayri İslâmî kitaplar, mühürler vb. barındırmaktadır.
Topkapı Sarayı’nın Sarayburnu yönündeki arka bölümünde İstanbul manzarasına açılan ve Sofa-i Hümâyun diye adlandırılan bir bahçede havuzlu mermer teras üzerinde sultanların kiÅŸisel köÅŸkleri yer almaktadır. XVII. yüzyılda inÅŸa edilen bu köÅŸklerden Sünnet Odası cephesindeki Osmanlı çini sanatının çeÅŸitli dönemlerine ait panolarıyla ünlüdür. IV. Murad’ın Revan ve BaÄŸdat seferlerine ithaf ettiÄŸi köÅŸkler ise Osmanlı klasik köÅŸk üslûbunun son ör-nekleridir. Hekimbaşı Kulesi ile XVIII. yüzyıl rokoko dekorasyonuna sahip Sofa KöÅŸkü dışında Marmara yönündeki mermer teras önünde 1850’lerde inÅŸa edilen Mecidiye KöÅŸkü bulunmaktadır. Osmanlı padiÅŸahlarının Topkapı Sarayı’nı terkederek BoÄŸaziçi saraylarına yerleÅŸtikten sonra dönemin Batılı saray zevkine uygun inÅŸa ettirdikleri bu köÅŸk, sultanların Topkapı Sarayı’na dinî ve resmî törenlere geldiklerinde kullandıkları bir kabul salonuydu. Bu köÅŸkün yanına XIX. yüzyıl baÅŸlarında Sofa Camii yapılmıştır. Burası sarayda günümüzde ibadete açık olan tek mekândır. Dünya müzeleri arasında tarihsel yaÅŸantısı ile bugüne ulaÅŸabilmiÅŸ ender örneklerden olan Topkapı Sarayı bu görünümüyle Osmanlı yönetim sisteminin evrensel ölçüsüyle de paralellik arzetmektedir. Topkapı Sarayı Müzesi sergi salonları zaman zaman deÄŸiÅŸikliÄŸe uÄŸramakta, deprem riski, restorasyon ve personel durumuna baÄŸlı ÅŸekilde açık veya kapalı olabilmektedir. Mekân sıkıntısı yüzünden koleksiyonlardaki eserlerin çok az bir kısmı sergilenebilmektedir. Geçici sergiler ve teÅŸhir deÄŸiÅŸimleri mevcut eserlerin yeterli ölçüde sergilenebilmesine imkân tanımamaktadır.

 


Kadrosu

Mezunları

Fihrist 
Kullanıcı Yorumları

! Yorum yazabilmeniz için üye olmalısınız.
Üyelik için lütfen sayfanın üst kısmında yer alan"Üye Giriş | üye ol" linkine tıklayınız.

Kayıt Ekleyen / Eklenme Tarihi
Sümeyye Abaci / 30.10.2015



Eski Eserler


Eski Eserler Kütüphanesine Hoşgeldiniz!

Hesap İşlemleri

Üye değil misiniz? Üye olun!

Eski Eserlere üye olarak, kütüphanenimiz ve eserlerimiz hakkında paylaşımlardan hesabınız üzerinden faydalabilirsiniz...