TeÅŸvikiye Camii
İstanbul’da XIX. yüzyılın ortalarında inÅŸa edilen cami.
TeÅŸvikiye’de bugünkü caminin yerinde III. Selim tarafından 1209’da (1794-95) yaptırılan bir cami bulunuyordu. Abdülmecid’in 1270’te (1854) fevkanî ÅŸekilde yeniden inÅŸa ettirdiÄŸi mevcut yapı II. Abdülhamid zamanında 1294 (1877) ve 1309 (1891-92) yıllarında onarım görmüÅŸtür. Yapının ilk mimarının Krikor Amira Balyan olduÄŸu tahmin edilmektedir. Abdülmecid döneminde Garabet Balyan ve oÄŸlu Nikogos Bey birlikte çalışmış, 1294’teki onarımını Küçük Yorgi Kalfa, 1309’daki yenilemeyi ise Yuvan Efendi yapmıştır. Kapı üzerindeki kitâbe 1209 tarihlidir. Cami bir avlu içinde inÅŸa edilmiÅŸ olup eÄŸimli arazide kurulduÄŸu için güney tarafı bodrum kat üzerinde yükselen fevkanî bir yapıdır. Harim bölümü 13 x 12 m. boyutlarında kareye yakın dikdörtgen planda geliÅŸir. Hemen önünde yer alan hünkâr kasrı ve dairesi yaklaşık 24 x 15 m. boyutlarındadır; zemin katının bir bölümü son cemaat yeri olarak kullanılan büyükçe bir mekândır. Hünkâr kasrının asıl mekânın iki katını aÅŸan büyüklüÄŸü esas caminin ön cepheden algılanmasını engeller. GiriÅŸ cephesi alışılagelen klasik düzenlemenin dışında farklı ÅŸekilde tasarlanmıştır. GiriÅŸi içeri alınan ön cephede hünkâr kasrı iki yanda dışa çıkıntılıdır.
Benzer düzenlemeler Ortaköy Camii ve Dolmabahçe Camii’nde de görülür. Ancak bu camilerde giriÅŸ ve kanatlar ayrı kitleler halinde, TeÅŸvikiye Camii’nde ise derin tutulan giriÅŸ, iki kanat arasında basamaklarla çıkılan dört adet sütunun taşıdığı yeni lentolu bir düzende ele alınmıştır ve cephede dikdörtgen bir kütle oluÅŸturmaktadır. Bu tasarım Batı mimarisinde yaygın biçimde görülmekte olup “portik” diye adlandırılmaktadır. Avrupa neoklasik akımının bir özelliÄŸi olarak görülen bu uygulama, TeÅŸvikiye Camii’nin Abdülmecid döneminden daha sonraki bir tarihte yapıldığını düÅŸündürmektedir.
Caminin kuzey cephesine bakıldığında burada dinî bir yapıdan ziyade XIX. yüzyıl resmî yapılarının mimari karakterinin yansıtıldığı söylenebilir. GiriÅŸte kompozit baÅŸlıklı mermer sütunların taşıdığı saçak korniÅŸinin üzerinde ortası kemerle çevrili, içinde bayrak ve kılıç olan tuÄŸralı bir arma yer alır. Armadaki izlerden aÅŸağıya doÄŸru sarkıtların olduÄŸu ve bunların günümüze ulaÅŸmadığı anlaşılmaktadır. Bunun hemen sağında altı kartuÅŸlu, solunda sekiz kartuÅŸlu kitâbe panoları bulunur. Armanın iki tarafında dikdörtgen ÅŸeritlerle çevrili iki pilastır vardır. GiriÅŸin üstündeki pencereler ikinci katın aydınlığını saÄŸlamaktadır. Ana eksen üzerinde yer alan iki kanatlı kapısı son cemaat yeri iÅŸlevini gören ön veya ara mekâna açılır. 1895 tarihli Yıldız Albümü’ndeki bir fotoÄŸrafta TeÅŸvikiye Camii’n-deki sütunlu alanın camekânla kapatıldığı ve bütün pencerelerin ahÅŸap kepenkli olduÄŸu görülmektedir. Tamamen simetrik planda düzenlenen kuzey cephesinde dâire-i hümâyunun ana giriÅŸi sol taraftaki kapıdandır. Bunun dışında biri giriÅŸ alanında, diÄŸeri son cemaat yerinde olmak üzere birer kapı daha vardır. Üst kata çıkış giriÅŸin solundaki ahÅŸap parmaklıklı spiral merdivenle saÄŸlanır. Üst kat üçer kemer açıklığı ve üç ahÅŸap dikdörtgen çıkmalarla ana mekâna açılır. Hünkâr dairesinin orijinal düzenlemesi bozulmuÅŸtur. Alt katta yer alan iki sütun üstte devam ederek mekânı ikiye böler. Kuzey cephesinde iki kanatta yer alan ve üçer basamakla çıkılan kapıların üzerleri içlerinde tuÄŸra bulunan beyzî madalyonlar, kıvrımlı dallar ve akant yapraklarıyla süslenmiÅŸtir.
Harimden önce enlemesine geliÅŸen ve iki sütunla ikiye ayrılan son cemaat yeri ya da ara mekân denilen bölüm yer alır. Sütunların köÅŸeleri pahlanarak sekizgene dönüÅŸtürülmüÅŸ ve köÅŸeler üçer sıra mukarnasla kareye tamamlanarak bir nevi baÅŸlık görünümü saÄŸlanmıştır. Tavanlar çıtalarla bölümlere ayrılıp geometrik düzende dekore edilmiÅŸtir. Harime öndeki sütunlara benzer iki sütunun yer aldığı üç açıklıkla geçilir. Oldukça küçük olan bu alan sekiz dilimli kubbe ile örtülüdür. Tamamen kâgir düzenlenen yapıda kubbe ahÅŸap olup dâire-i hümâyun ile kubbe eteÄŸi aynı yüksekliktedir. DiÄŸer yapılarda bulunan kasnak uygulaması TeÅŸvikiye Camii’nde görülmez, alt yapı kubbeye doÄŸrudan baÄŸlanır. Kare alt yapıdan kubbeye geçiÅŸte köÅŸelere birer diyagonal köÅŸe lentosu yerleÅŸtirilmiÅŸ, üçgen köÅŸe alanları düz bırakılarak eliböÄŸründe benzeri eÄŸrisel konsollar destek olarak kullanılmıştır. Bu düzenlemenin Osmanlı mimarlığında baÅŸka bir örneÄŸi görülmez. Ayrıca harimin her köÅŸesinde yüksek kaideler üzerinde mermer taklidi yuvarlak yeÅŸil sütunlar yer almaktadır. Harimin hemen altındaki bodrum katı ibadet alanı haline dönüÅŸtürülmüÅŸtür.
Yuvarlak kemerli mihrap niÅŸi sade tutulmuÅŸ olup iki yanda yivli, korint baÅŸlıklı birer pilastır bulunur. Kemerin ortasında kilit taşı vurgulanarak üst kısmı ve kenarları altın yaldızlı bitkisel bezemelerle süslenmiÅŸtir. NiÅŸin üzerinde çerçeve içinde âyet levhası, onun üzerinde akant yaprağı ve kıvrımlı dallardan oluÅŸan tepelik bulunmaktadır. Mermer kaide üzerine yerleÅŸtirilen ahÅŸap minberin bezemeleri altın yaldızlıdır. İki sütunlu kapının hemen üstünde âyet levhası yer alır. KöÅŸk kısmı çifte sütunların taşıdığı, pek rastlanmayan kısmen barok, kısmen oryantalist etkili dilimli külâhla örtülerek alemle son bulur. Minber korkuluÄŸunda ve aynasında örgülü geçmeler ve istiridye kabuÄŸundan oluÅŸan kompozisyon motifleri görülür. Müezzin mahfili son cemaat yerinde olup yerden yükseltilmiÅŸ seki halinde ve etrafı parmaklıklarla çevrilidir. AhÅŸap ve beÅŸ köÅŸeli vaaz kürsüsü doÄŸudaki iki pencere arasına yerleÅŸtirilmiÅŸtir. Gövdesi altın yaldızlı akant yapraklarıyla süslüdür. Ana mekânın içi doÄŸu ve batı yönlerinde üçer, kıble yönünde iki yuvarlak kemerli pencere ile aydınlatılır. Mihrabın sağından baÅŸlayan bir âyet kuÅŸağı kuzey yönü hariç harimi üç taraftan dolaşır. Kubbe içi profilli silmelerle çerçevelenmiÅŸ olup içleri barok kalem iÅŸleriyle dolguludur; kubbe eteÄŸine yakın yerde bitkisel bezemeler yer alır. Cami duvarları, taşıyıcı ayaklar, kiriÅŸlerin alt yüzeyleri çok renkli kalem iÅŸi bitkisel motiflerle bezelidir.
Yine son cemaat yerinde, galeride ve harim bölümünde duvarlar panolara ayrılarak içleri kalem iÅŸi bitkisel bezemelerle süslenmiÅŸtir. Özellikle hünkâr dairesine çıkışı saÄŸlayan merdiven üstündeki tavanda dikdörtgen panolarda ahÅŸap üzerine yapılmış orijinal renk ve desenleriyle renkli kalem iÅŸleri vardır. Harim kısmında duvarlar ve mekânı ayıran sütunlar 1 m. yüksekliÄŸe kadar fîrûze renkli çinilerle kaplıdır. Sütunların çini kaplı alt bölümlerinde sır altı tekniÄŸinde yapılmış çini levhalar bulunur. Pencerelerde vitray kullanılmıştır.
Dış cephede esas cami kitlesi yuvarlak kemerli pencereleri, ortalarındaki kilit taÅŸları ve basık dikdörtgen bodrum kat pencereleriyle klasik bir görünüm sergiler. Hünkâr kasrı küçük boyutlu yay kemerli pencereleri, konsollu denizlikleri ve konsollu saçak korniÅŸiyle ana yapıdan ayrılır. Camide bütün cepheler silme gruplarıyla düzenlenmiÅŸtir. Üç cephesi de üçgen alınlıklarla taçlandırılmıştır, alınlıkların köÅŸelerinde akroterler mevcuttur. Kubbenin dört köÅŸesindeki ağırlık kuleleri yuvarlak dilimlidir ve taÅŸ külâhla tamamlanır. Bunlardan ikisi yenilenmiÅŸ olup eski örnekleri mihrap yönünde bahçede durmaktadır. KurÅŸun kaplı kubbenin alemi altın yaldızlıdır. Hünkâr kasrı eski fotoÄŸraflarda kiremit örtülü iken bugün kurÅŸun kaplıdır. Cami kısmı muntazam küfeki taşından yapılmış olup hünkâr kasrı, pencere ve köÅŸe silmeleri dışında sıvalıdır. Yapının tek minaresi hünkâr kasrının sağındadır, yivli minare gövdesi tek ÅŸerefelidir. Dikdörtgen kartuÅŸlu ÅŸerefe altında yumurta dizisinin de olduÄŸu antik frizler bulunur. TaÅŸ külâh burmalıdır ve alemle son bulur. TeÅŸvikiye Camii’nin geniÅŸ avlusunda III. Selim’in 1205 (1790) ve II. Mahmud’un 1226 (1811) yılında tüfekle niÅŸan attıklarına dair niÅŸan taÅŸları vardır. Åžadırvanı 1992 tarihlidir. Mihrabın güneybatısında döneminden kalma küçük bir süs havuzu yer alır, çanakları moderndir. Üç kapısı olan avlunun asıl giriÅŸi TeÅŸvikiye caddesinden saÄŸlanır. TeÅŸvikiye Camii’nin güneyinde avlunun köÅŸesinde bir çeÅŸme ve muvakkithâne bulunmaktadır. Hadîkatü’l-cevâmi‘de cami anlatılırken çeÅŸmeden de bahsedilerek 1271 (1854-55) tarihi verilir. Herhangi bir bezemesi bulunmayan çeÅŸme yalak seviyesine kadar topraÄŸa gömülü olup ayna taşı yoktur. Silindirik formda dışa taÅŸkın ve yuvarlak kemerli üç pencersi olan muvakkithâne kubbe ile örtülüdür. Yanında muvakkit için ayrıca meÅŸrutası vardır.